DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Erzurum'da düzenlenen halk buluşmasında, 1 Ekim'de başlayan ve Meclis Komisyonu'nda yeni bir aşamaya gelen "Barış ve Demokratik Toplum Süreci"ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakırhan, tarihin ve barışın konuşulması için Erzurum'un önemli bir kent olduğunu vurgulayarak konuşmasına başladı.
"Erzurum Bir Tarih Kitabıdır"
Çok değerli Erzurumlu hemşehrilerim, çok değerli STK temsilcileri, belediye eş başkanlarımız, seçilmişlerimiz, kadınlar, gençler, çok kıymetli basın mensupları hepiniz hoş geldiniz, hepinizi selamlıyorum. Çok tarihi ve önemli günlerden geçiyoruz. Öylesine tarihi günleri yaşadığımız bu süreçte Erzurum gibi her karışı, her taşının altının tarihle dolu olduğu bir kentte bu süreci sizinle konuşmaktan, paylaşmaktan dolayı mutlu oldum, onure oldum. Erzurum kıymetli bir yerdir. Erzurum bir tarih kitabı gibidir. Emin olun Erzurum’u okursanız sadece bugünüyle değil geçmişiyle okursanız bir tarih kitabı okumuş olursunuz. Böylesine stratejik bir kentte bugün Barış Ve Demokratik Toplum Sürecini konuşmak çok önemlidir.
"Çözüm Diyalog ve Müzakerede"
Biliyorsunuz, 1 Ekim’de başlayan yeni bir sürece girdik. Çok önemli bir süreç, yine bu meselenin çözümünün diyalogda ve müzakerede olduğunu hep beraber gördük. Bugüne kadar kanla, çatışmayla, bastırmayla, inkarla hiçbir ülke yol alamadı. 1 Ekim’de Sayın Bahçeli’nin tokalaşmasıyla başlayan dün de Meclis Komisyonumuzda bulunan siyasi partilerin ortaya koyduğu değerli iradeyle çok önemli bir aşamaya, merhaleye hep birlikte geldik. Barışı konuşuyoruz, onurlu bir barışı konuşuyoruz. Kürdün inkar ve reddedilmediği, yok sayılmadığı, ötekileştirilmediği, Kürdün bu toprakların asli ve kurucu bir unsuru olduğu bir süreci tartıştığımız bir sürece girdik.
"Cumhuriyetin Kuruluşundaki Eksiklik Giderilmeli"
Yüzyıl önce bu Cumhuriyeti birlikte kurduk. Bunu en iyi Erzurum bilir. Yüzyıl önce Kürtler ve Türkler bu ülkede birlikte mücadele ettikleri için bugün bu Cumhuriyette birlikte yaşıyoruz. Ancak Cumhuriyet kurulduktan kısa bir süre sonra tekçi bir karaktere büründü. Başka bir etnik ve inanç grubunu tanımadı. O gün bugündür de sancılar, kavgalar, çatışma ve isyanlarla bugüne geldi. Şimdi tam da yüzyıl önce yaşadığımız eksikliklerin bir daha yaşanmamasını sağlayacak bir sürecin içindeyiz. Kürdün hukukunu tanıyan, Alevinin inanç hakkını tanıyan, diğer farklı inanç ve etnik grupların hukukunu tanıyan, onları eşit gören bir sürecin başlangıcındayız.
"Barış Ekonomiye Can Suyu Olacak"
Bu ülkenin ekonomisini, enerjisini tüketen, bu ülkeyi yoksullaştıran şey demokrasisizliktir. Bu ülke bugüne kadar 3 milyar dolara yakın parasını çatışmalara, silaha ve savunmaya ayırdı. O 3 milyar dolarla ne yoksul kalırdı, ne ezilen kalırdı. Şimdi enerjimizi, ekonomimizi, birliğimizi, kardeşliğimizi daim kılacak ve artık Türkiye'nin kaynaklarını emekçiye akıtacak bu süreci başarıya ulaştırmaktan başka bir seçeneğimiz yok. Enflasyonun da ilacı barıştır.
"CHP'nin Kararı Kürtleri Yaraladı"
Dün Meclis Komisyonu tarihi bir karar aldı. Meclis Komisyonunda bu kararı alan, bu karara olumlu oy kullanan bütün Komisyon üyelerini kutluyorum. Ancak dün Komisyonda kimi partilerimiz, ana muhalefet partimiz bu tarihi sürecin çok önemli bir aşamasında İmralı’ya gitme konusunda olumsuz oy kullandı. Bu tarihi anın gölgesinde bu büyük bir eksiklikti. Cumhuriyet Halk Partisi’nin üye vermeme kararı Kürtleri yaralamıştır, kırmıştır. Tam da yüzyıllık bir yarayı sarmak için şimdi sorumluluk almayacaksak ne zaman alacağız? Bu karar çatışma ve çözümsüzlükten beslenenlere can suyu olmuştur.
"Erzurum Kongresi'ndeki Kardeşliğe Sahip Çıkın"
Mustafa Kemal Atatürk döneminde 1919’da Erzurum’da bir kongre toplandı. Milli Mücadele aslında Erzurum’da başladı. Niye Erzurum? Kürtler burada yaşıyordu, Türkler yaşıyordu. Çünkü çok iyi ki biliyordu Türklerin ve Kürtlerin ittifakı kazanır. Erzurum Kongresi’nin sonuç bildirgesinde diyor ki: "Saadet ve felakette tam ortaklığı kabul eder. Ve gelecek hakkında aynı amacı hedef alır." İşte bu ahde birileri Cumhuriyet kurulduktan sonra uymadı. Şimdi herkesi "Türkler ve Kürtler kardeştir" diye ilan eden o Kongredeki bu gerçekliğe sahip çıkmaya davet ediyorum.
"Kürdün Hukuku Tanınmalı"
Biz diyoruz ki Kürtler Cumhuriyetin yasallığına dahil edilmelidir. Kürt varsa bir hukuku da olmalıdır. Şimdi Kürdün hukukunun tanınacağı bir süreç içerisindeyiz. Anadilimiz özgür olmalı. Kimliğimiz tanınmalı. Biz Cumhuriyetle sorunumuz yok ama Cumhuriyet demokratik değil. Şimdi Cumhuriyeti demokrasiyle barıştırmak istiyoruz. Biz takiyye yapan bir gelenekten gelmiyoruz. Bizim için Azerice söylenen bir türkü de kıymetlidir, Arapça da, Türkçe de Lazca da. Biz diyoruz ki hiçbir dil solmasın, kaybolmasın.
"Omuz Omuza Barışın Mimari Olacağız"
Barış hepsinin üstünde ve kutsaldır. Bir gencin dahi yaşamını yitirmemesini sağlayacaksa bundan daha kutsal ne olabilir? Biz umutluyuz. Biz inanıyoruz. Bütün Erzurumlular başta olmak üzere omuz omuza barışın mimarı olacağız. Bizim yönümüz ne birileri gibi doğu ne de batıdır. Bizim yönümüz birbirimizin kalbidir. Bizim yönümüz demokratik Cumhuriyettir. Bizim yönümüz ortak vatanda eşit yurttaşlar olmaktır. Bunu sağlayacağımıza olan inançla hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.




Yorumlar
Yorum Yap